Sus, biraz da ben konuşayım; film tam bir belgesel tadında olup, 2008 yılında meydana gelen ekonomik krizin perde arkasındaki kahramanların bir kısmıyla yapılmış röportajları sahneliyor. Bize de buradan çıkarılacak çok güzel bir ders veriliyor.

Küresel güçlerin, para babalarının dünyayı ne denli etkileyebilecek güçte olduğunu ve bir çocuk oyuncağı basitliğinde gerçekleştirdiklerini gözler önüne seriyor. Dünya bankalarının ne denli büyük bir tehdit olduğunu da yine İç İşler filmi ile çok net şekilde görebiliyoruz.

Filmi izlemeden önce size şöyle bir uyarı yapayım: BİLİN, ANLATIN, TEDBİR ALIN VE ASLA UNUTMAYIN!

Özet: 2008 yılında ABD'de patlak veren küresel mali krize nelerin sebep olduğu anlatan belgesel. 2011 yılında OSCAR tarafından EN İYİ BELGESEL Ödülüne layık görülmüştür..

Sus, biraz da ben konuşayım: Denzel Washington'ın oynadığı filmler daima kalite kokar. Ancak beni çeken sadece bu kıstas değildi. Filmin özetini de incelerseniz göreceksin, ama ben ekstra olarak şu eklemeyi yapayım.

Filmin can alıcı kısmı, yaşanan her anın uzay da bir şekilde hafızaya alındığı ve bunun gerekli teknolojiler ile dışarıdan bir göz gibi tekrar izlenebilmesi gerçekleşiyor. Fakat burada çok hayati bir detay var. Onu da filmi izleyerek göreceksiniz artık )))

Kısacası, kesinlikle izlemeniz gereken güzel bir konuya sahip bilimkurgu filmi sizlerle...

Özet: Kısaca Deja Vu olarak bilinen olayın rahatsız edici gizemini herkes bir şekilde deneyimlemiştir. Birisiyle yeni tanıştığınızda sanki onu yıllardır tanıyormuş gibi bir hisse kapılırsınız. Veya herhangi bir yere ilk defa gittiğiniz halde sanki orada daha önce bulunmuş gibi hissedersiniz. Kısacası Deja Vu adı verilen duyguyu bilmeyen yoktur denilebilir. Peki, ya bu tuhaf ve tüyler ürpertici duygu aslında geçmişten gönderilen bir uyarıysa… Veya bilinmeyen geleceğe dair ipuçlarını barındırıyorsa...

Yapımcı Jerry Bruckheimer ve yönetmen Tony Scott’un yeni aksiyon-gerilim çalışmasında deja vu duygusu başroldedir. İnsanların hayatını paramparça eden bir suç olayını araştırmakta olan ATF ajanı Doug Carlin’e (Denzel Washington) hiç umulmadık bir anda rehberlik eder.

New Orleans’taki bir feribota konulan bombayla meydana gelen büyük patlamanın ardından kanıt toplaması için çağrılan Carlin, insanların beyninin içindeki “deja vu”ların herşeyden daha güçlü olduğunu keşfeder. Bu da, yüzlerce masum insanın hayatını kurtarmak için beyninin en derin dönemeçlerinde bir yolculuğa çıkmasına yol açar.

Sus, birazda ben konuşayım: Başrolde son Süperman (Henry Cavill) abimizin oynadığı film komedi, macera ve aksiyondan oluşuyor.

Fragmanı izledim ve gerçekten keyifli bir yapımın bizi beklediğini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Zaten komedi ve aksiyon birleştiğinde seyir zevki yüksek filmlerle karşılaşıyor. Ancak bu filmdeki çekim sahneleri de oldukça şık ve seyir zevkinizi tavan yaptıracak şekilde dizayn edilmiş. Ee, daha ne olsun?

28 Ağustos'ta vizyona girecek olan filmimizin özeti, kadrosu ve fragmanı ile sizi baş başa bırakalım:

Özet: 1960'lı yıllarda geçen ajan hikayesinde Solo ve Kuryakin adlı 2 ajanın aksiyon dolu takip öyküsü anlatılıyor. CIA ajanı Napoleon Solo (Henry Cavill) ve KGB ajanı İlya Kuryakin (Armie Hammer), soğuk savaş yıllarının gergin ortamında nükleer silahlar geliştirerek bütün dünyayı tehdit eden bir suç örgütüne karşı güçlerini birleştirirler.

İlk başta birbirinden çok hoşlanmayan ikilinin örgütün içine sızabilmek için tek şansı, oldukça önemli işler yaptıktan sonra ortadan kaybolan bir Alman bilim adamının kızı olan Gaby'dir (Alicia Vikander).

Naçizane görüşüm: Açıkçası filmi seyretmemin tek sebebi senaristin James Wan olmasıydı. Ancak nedendir bilmem, korku ve gerilim açısından oldukça vasat bir görüntü çizilmiş gibi geldi bana...

Sen onca filmden sonra (Ruhlar Bölgesi 1-2, Korku Seansı, Testere serisi..) git böyle bir film yap dedirtecek kadar sıradanlığa kaçması beni bir hayli şaşırttı. Veya arada bir çerezlik filmler de olması lazım ki, diğerlerinin lezzeti daha iyi anlaşılsın mantığı da olabilir, bilemiyorum...

Film hakkında çok detaya girmek istemiyorum. Sizde eğer James Wan hatırına izlerseniz, yorumlarınızı yaparak fikir alışverişine girebiliriz...

Özet: Film, Louisiana’da terk edilmiş bir evde, vahşice öldürmüş 6 üniversiteli gencin bulunmasıyla başlıyor. Dedektif Mark Lewis, bu korkunç cinayetlerin sır perdesini çözmek için gittiği evde bir şekilde hayatta kalmayı başaran John’u bulur.

Polislerle birlikte olay yerine gelen psikiyatrist Dr. Elizabeth Klein, cinayetlerin tek şahidi John ile konuşmaya başlayınca evde cinayete kurban giden 6 gencin, şeytani ruhlarla yaşadığı korkunç olayları öğrenir.